İmam Yakalı

İmam Yakalı

Dem'li Çay

"An"

20 Ocak 2020 - 22:50

(Resmi tam boyut görmek için tıklayınız.)

Ömür dediğin iki adım ;
Biri tam, biri yarım...


Merhaba kıymetli dostlar. Soğuk bir İstanbul akşamından, sıcak bir muhabbetle selamlıyorum sizleri.

Bugün ilk yazımı yazıyorum ve öncelikle şimdiden gelecekte olması muhtemel bütün sürç-i lisanlarım için affınıza sığınıyorum. Hepimiz insanız ve hayat hepimizi farklı alanlarda sınava çekip sabrımızı sınıyor, sınamaya devam edecek. Bu nedenle olur da hata yaparsam ve hata yaptığımı fark etmezsem, lütfen uyarmaktan çekinmeyin.

Hayatımızdaki güzelliklerin farkına varmak için hep geç kalıyor, olumsuza odaklanıp elimizdekinin kıymetini bir türlü göremiyoruz. Oysa yaşadığımız bütün olumsuzluklar,  sahip olduğumuz güzelliklerin simsiyah gök yüzünde bizlere göz kırpan parlak yıldızlar gibi göz kırpması için bizlere bahşedilen sihirli bir karanlık gibi değil midir?  Evet, aynen öyledir.  İnsanoğlu yüzyıllardır hayatının neredeyse tamamını asla ebediyen sahip olamayacağı, sahip olsa bile sonsuza kadar kullanamayacağı yığınla meta uğruna harcayıp heba ediyor. Tıpkı "Yaş otuzbeş, yolun yarısı eder..." deyip, kırklarında bu dünyadan göçen üstad Cahit Sıtkı gibi, herkes kendine bir ömür süresi beğenip, bütün hayallerini ona uydurmaya çalışıyor. Günlük, haftalık planları geçip; yıllık planlar yapma gafletine düşüyor...

Yaşadığımız "an"a en uzak olan vakit ne zamandır? Yarın? Bir yıl sonra? 5 yıl? 15, 40, 1000 yıl? Hayır. Hiçbiri. Yaşadığımız bu "an"a en uzak olan vakit, ardımızda bıraktığımız vakittir. Gelmesi muhtemel vaktin gelme ihtimali var ama geçen zamanı geri getirmenin hiçbir yolu yoktur malesef. Bu nedenle her şeyi bir kenara bırakıp, derin bir nefes alın. Bu aldığınız nefesi alabilmeniz bile birşeyleri yoluna koyabileceğiniz bir sermaye kazanımıdır başlıbaşına.

Sahip olduklarınızın farkına varın. Onları daima hatırlayıp, geçen ve geri gelmesi mümkün olmayan zamanınızı hiçbir şeyi ertelemeden dolu dolu yaşamanın tadına varın. Sevdiklerinize onları sevdiğinizi söyleyin. Kendinize , sevdiklerinize vakit ayırın. Unutulan değerleri yaşatmaya çalışın. Teknolojiden, gürültüden, karmaşadan bir nebze de olsa uzaklaşıp; başkalarının ne istediğini ikinci planda turarak kendinizin ne istediğini anlayın..

Böylece her anını daha kaliteli yaşayan bir birey olarak hem daha sağlıklı toplumların fitilini ateşlemiş olacak, hem de kendi yaşamınıza güzel bir kazanım ekleyerek yaşam kalitenizi olabildiğince üst seviyelere çıkaracaksınız...

Bunları yazarken kendimden çok eminmişim gibi görünebilirim. Bir bakıma öyleyim de . Çünkü bu yazdıklarımın hepsi, benim de yaşadığım en temel problem olan "erteleme" alışkanlığı yüzünden kendimle muhasebe ederken vardığım sonuçlardır. Hepimizin hayatı ve şartları farklı olsa da , ortak olan tek varlığımız; zamandır.  O, en kıymetli varlıklarımızdan biridir ve onu kontrol edebilirsek, bir çok problemimizi de aşmış olacağız.

Hayattaki her an'ınızın dolu dolu geçmesi dileği ile. Bir sonraki yazıya dek, esen kalın...

Reklam