İmam Yakalı

İmam Yakalı

Dem'li Çay

Hiç'lik

16 Nisan 2020 - 13:59

     Nihilizm ile alakalı olan hiç değil bu, yanlış anlaşılma olmasın. Kabulleniş, dibin karanlığından yüzeyin aydınlığına atılan kulaçlara enerji sağlayan bir hiçlik bu... Nasıl mı? Buyrun sohbete;
İnsan nedir ve ne olacak sorusuyla başlayalım sohbete öncelikle. Başlangıç ve bitiş noktalarımıza bakmakla başlayalım. İnsan oğluna doğmadan önce deselerdi ki " Dışarıya çıkınca içinde bulunduğun plasentaya ve amniyotik sıvıya ihtiyaç duymadan akciğer diye bir organla nefes alıp verebilecek ve yaşamını bağlı olduğun göbek kordonuna bağlı olmadan sürdüreceksin, ne derdi acaba? Bugünkü zihin yapımızla düşünecek olursak bize varlığı haber verilen ahiret hayatına benzerliği gelir hemen aklımıza. Dünyaya nasıl geldiysek, öyle de gideceğiz gideceğimiz yere. Yani doğduğumuz anda üzerimize sarılan dünyalık bir bezin içinde bir konak hayatı yaşayıp, beyaz bir esvap ile omuzlarda  uğurlanacağız son durağımıza.



     Biraz ürkütücü geliyor insana ölüm ve ölümden bahis, kabul ediyorum. Ancak bu dünyada tüm gerçekliklerden daha gerçek olan başka birşey daha yoktur sanırım. Sonucun ne olacağını bilmek bizi strese sokmamalı oysa. Biz bu dünyaya nasıl geldiysek, öyle de gideceğiz. Bunun bilincine varmadan Hiç olmak ne demektir, anlamak mümkün olmaz çünkü. Eninde sonunda varılacak nokta her insanın eşit bir terazi ile yargılanıp usül olarak aynı şartlarda başlayacağı bir mahkemeye açılacak son kapımız.

     Eğer bu konuda mutabık kalabildiysek, şimdi asıl konumuza gelelim. Bizler bu hayata başlarken ve bu hayattan giderken eşit bir süreç yaşıyorken, dünya hayatında bize yarenlik edenleri kendi kazancımızmış gibi görmek ve sanki onların ebediyen bize ait olacağına kanaat getirmek ne derece doğrudur? Bizler sahip olduğumuz malın, mülkün, makamın, isimin, şöhretin, yoksulluğun, derdin, kederin, eşin, dostun aslında bize sadece yolculuğumuz esnasında verilen birer emanet olduğunu unutup nasıl sanki ebediyen onlara sahip olacakmışız gibi davranabiliyoruz; akıl almıyor. Evet, yürüdüğün yolu renklendirmek ve ya siyaha boyamak insanın elinde ama, bunun kalıcı olmayacağını nasıl atlaya biliyor insan? Bizler neden sahip olduğumuz veya olmadığımız kazanımların ya da içinde bulunduğumuz durumların kalıcı olacağını düşünür ve ona göre bir " Ben " lik imparatorluğu kurarız? 

     Bu sorulara verdiğim her cevap aynı; Hiç ... Ben nasıl ki bu dünyaya geldiğimde bir hiç olarak geldiysem, bu yolculukta nelerin bana yarenlik ettiğinin ve bana eninde sonunda veda edeceklerinin de bilincinde olmak zorundayım. Aksi halde hepsini benim şahsiyetimi oluşturan kalıcı birer meta olarak görecek ve onların kaybıyla ya da artışıyla kendime değer biçmek gibi bir gaflete düşeceğim.

     Hangi dile, dile, ırka, cinse ve cinsiyete ait olduğumuzun önemi yok. Bizim anlamamız gereken ve üzerinde ortak bir kabul beyan etmemiz gereken ilk mesele bu olmalıdır. Geriye kalan faktörler bizim yolculuğumuzun başlangıç ve bitiş noktaları arasındaki sürecin nasıl yaşandığı ile alakalıdır. Her insan bu süreci kendi inanışna ve değerlerine göre süsler. Bu süslemeyi ne kadar insanca yaptığımız ise kendi inanışlarımıza göre ceza ya da ödül sistemi ile sonuçlanır.

     Kim olursak olalım, hangi sıfata sahip olursak olalım, ne kadar maddiyat ya da maneviyat sahibi olursak olalım sonumuzun ve başlangıcımızın hiçliğini unutmamamız gerek. Aksi halde bu dünya yaşayan her canlı için yaşanmaz bir yer olmaya hızla devam edecek.

Kalın sağlıcakla...

Reklam